(29) Fark ücret alacağı – kadroya geçirilen işçi

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi
9. Hukuk Dairesi
Esas: 2020 / 1055
Karar: 2020 / 871
Karar Tarihi: 08.06.2020

I-TARAFLARIN TALEP VE CEVAPLARININ ÖZETİ:

 

TALEP:

 

Davacı vekili, davacının alt işveren işçisi güvenlik görevlisi olarak çalışırken 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, geçiş sırasında asgari ücretin %25 fazlası ücret alırken Aile Bakanlığı’nın 01/02/2019 tarihli görüş yazısı gerekçe gösterilerek ücretinin düşürüldüğünü ve bunun üzerine %4 zam uygulandığını, bu yapılan uygulamanın İş Kanunu’nun 62 ve 22. maddelerine aykırı olduğunu iddia ederek bu ücret düşüklüğünden kaynaklı ücret, ilave tediye, ikramiye, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.

 

CEVAP:

 

Davalı şirket vekili, zamanaşımı ve yetkisizlik itirazları olduğunu, davacının ücretine Aile Bakanlığı’nın ilgili yazısı dikkate alınarak %4 zam yapıldığını, yapılan uygulamanın yerinde olduğunu, davacıya asgari ücretin %25 fazlası ücret ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

 

II-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:

 

Mahkemece dosya kapsamındaki delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacının alt işveren işçisi iken asgari ücretin %25 fazlası ücret aldığı, davacının sürekli işçi kadrosuna da bu şekilde geçişinin yapıldığı, daha sonra ise 01/01/2019 tarihinden itibaren ücretinin düşürüldüğü, bu düşürmenin yasal olmadığı, davacının talep ettiği alacaklardan fazla çalışma ücreti dışındakiler bakımından fark alacaklara hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

 

III- İSTİNAF SEBEPLERİ:

 

Davalı vekili istinaf dilekçesinde, zamanaşımı itirazları olduğunu, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, husumet itirazları olduğunu, davacının İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünden çalıştığı anlaşıldığından İstanbul Valiliğine davanın açılması gerektiğini, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, faizin yasal faiz olması gerektiğini, davacının ücretine sadece %4 zam yapılması uygulamasının yerinde olduğunu, ücretin tespitinde bir hata olmadığını, davacının 2018 yılı ücretinin korunarak %4 zam uygulandığını ileri sürmüştür.

 

IV-DAİREMİZ GEREKÇESİ:

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 maddesi uyarınca başvuranın sıfatına göre istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık halleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede;

 

4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinde, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” denilmektedir.

 

Yine aynı Kanun’un 62. maddesinde, “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz” hükmü yer almaktadır.

 

Öte yandan 696 sayılı KHK’nın 127. maddesinde, “Sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerden, geçiş işlemi yapılırken mevcut işyerinin girdiği işkolunda kurulu işyerinden bildirilenlerin ücreti ile diğer mali ve sosyal hakları, bu madde kapsamındaki idarelerde geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitimine kadar bu toplu iş sözleşmesinin uygulanması suretiyle oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamaz. Sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerden; geçişten önce toplu iş sözleşmesi bulunmadığından kadroya geçirildiği tarihte yürürlükte olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerinin geçerli olduğu işçiler ile geçiş işleminden önce yapılan ve geçişten sonra yararlanmaya devam ettiği toplu iş sözleşmesi bulunmakla birlikte bu madde kapsamındaki idarelerde alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitiminden önce toplu iş sözleşmesi sona eren işçilerin ücreti ile diğer mali ve sosyal hakları, bu madde kapsamındaki idarelerde geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesine göre belirlenir. ” denilmiştir.

 

Keza sürekli işçi kadrosuna geçirilecek işçilerin ücret ve mali haklarının ne şekilde belirleneceği 01/01/2018 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’nin 30288 sayısında yayınlanan Tebliğ’in 21. maddesinde KHK’nın yukarıdaki hükmü tekrar edilerek YHK kararına göre olacağı ifade edilmiştir.

 

Söz konusu YHK kararı ise yayınlanmış ve ücrete ilişkin bir belirlemede bulunmayıp 2018-2020 yılları arasındaki zamların sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin ücretlerine %4 olarak uygulanacağının belirlendiği, bu şekilde kamudaki sürekli işçi kadrolarına geçişin, geçiş anındaki ücret seviyesine göre olacağının tespit edildiği görülmektedir.

 

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının 31/12/2018 tarihindeki ücreti olan asgari ücretinin %25 fazlası ücretin 2019 yılı için belirlenen asgari ücretin üzerinde olması nedeniyle davacıya sadece %4 zam mı yapılacağı yoksa asgari ücretin %25 fazlası ücrete 2019 yılı asgari ücretinin %25 fazlasına %4 zam mı uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.

 

Somut olayda, davacının sürekli işçi kadrosuna geçmeden önce en son hizmet alım sözleşmesinin 25.3.1 hükmü uyarınca asgari ücretin %25 fazlası olarak ücretinin ödendiği, yine davacı ile davalı kurum arasında sürekli işçi kadrosuna geçenlere özgü yapılan tip belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7. maddesinde davacının ücretinin geçişin yapıldığı 02/04/2018 tarihinden itibaren asgari ücretin %25 fazlası olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.

 

Dosya içindeki bordrolara bakıldığında, davacıya 02/04/2018-31/12/2018 tarihleri arasında asgari ücretin %25 fazlası olarak 2029,50*1,25=2.536,87 TL brüt ücrete YHK kararı gereği %4 zamlar uygulanarak en son brüt 2.743,89 TL brüt ücret ödendiği, 01/01/2019 tarihinden itibaren ise asgari ücret brüt 2.558,00 olmasına rağmen davacıya mevcut ücretine % 4 zamlar uygulanmak suretiyle brüt 2.853,64 TL ücret ödenmeye başlandığı görülmektedir.

 

Davacının ücreti asgari ücretin %25 fazlası olup asgari ücret değiştiğinde davacının ücreti de oransal olarak değişecektir. Taraflar ücreti maktu olarak belirleyebilecekleri gibi somut olayda olduğu gibi asgari ücretin altında kalmayacak şekilde belirli bir değişkene de bağlayarak ya da asgari ücretin belirli bir oranı ya da fazlası olarak da tespit edebilirler.

 

Davacının ücretinin 2019 yılı için belirlenen asgari ücreti aştığı gerekçesiyle mevcut ücretine sadece %4 zam yapılarak belirsiz süreli iş sözleşmenin ücrete ilişkin 7. maddesinin uygulanmadığı ve İş Kanunu’nun 22. maddesine aykırı davranılarak çalışma koşullarında ve iş sözleşmesinde tek taraflı değişiklik yapılarak yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır. Oysa YHK kararı buna dayanak olabilecek nitelikte olmadığı gibi YHK kararına göre hazırlanan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görüş yazısında da asgari ücretin altında ücret olamayacağı için 2019 yılında ücretleri asgari ücretin altında olan işçilerin ücretlerinin asgari ücrete yükseltilerek zammın uygulanması gerektiği ifade edilmektedir.

Görüldüğü gibi davacı işçinin fark ücret ve buna bağlı talepleri isabetli olup davalının bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir.

 

Ancak mahkeme kararında ilave tediyeye ve ikramiyeye yasal faiz uygulanması gerekirken olması gerekirken en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.

 

Yukarıdaki gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b-2 maddesi uyarınca faiz türü yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

 

V-HÜKÜM:

 

1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜYLE; yukarıda tarih, esas ve karar sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi’nin kararının faiz türü yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak üzere ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece Mahkemesi hükmü yerine geçmek üzere;

 

a- Davanın KISMEN KABULÜ VE KISMEN REDDİ ile,

 

b-Brüt 2.772,46 TL Eksik ödenen ücret alacağı 10,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

c-Brüt 409,34 TL ilave tediye farkı alacağının 10,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

d-Brüt 138,39 TL ikramiye fark alacağının 10,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

e-Brüt 94,46 TL ulusal bayram ve genel tatil ücret farkı alacağının 10,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

f-Fazla çalışma ücreti alacağı talebinin REDDİNE,

 

g-Davalı bakanlık harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah harcı tutarı olan 102,40 TL isteği halinde davacıya iadesine,

 

h-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre seri dava özelliği dikkate alınarak 1.700,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

ı-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

i-Davacı tarafından bu yargılama nedeniyle yapılan toplam 522,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre (0,99) 516,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,

 

i-Davalı şirket tarafından bu yargılama nedeniyle yapılan 60,00 TL yargılama giderinin ret/kabul oranına göre (0,01) 0,60 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,

 

2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333. maddesi uyarınca kullanılmayıp kalan gider avansının olması durumunda sarf edene iadesine,

 

3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ayrıca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

 

4-Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine ve harç tahsil müzekkeresi yazılmasına ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

 

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 9. maddesi yollanmasıyla Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 08.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Av. Arb. Muhammet Polat İÇTEN & Av. Rozerin ARSLAN

DİYARBAKIR