Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemece davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlardan olan tehdit eyleminin, mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe tehdit vakıasının kusur olarak isnad edilmeyeceği, ne var ki davacı erkeğe yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar yanında, davalı kadının da, davacının aile fertlerine beddua ettiği, onlara iftira attığı, en son yaşanan olayda da o sırada hasta olan çocuğu, olaya tanık komşuların ve erkeğin aile fertlerinin ısrarlarına rağmen ortak hane de bırakarak evini terkettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Diyarbakır Boşanma/Velayet Davası Avukatları : Av. Rozerin ARSLAN & Av. Muhammet Polat İÇTEN