Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işyerinde müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, fazla mesailerinin ödenmediğini, sigorta primlerinin sigortaya eksik yatırıldığını, mobing uygulandığını, davacının bu nedenlerle iş akdinin haklı olarak feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdini tek taraflı feshederek işyerini terk ettiğini, fazla çalışma yapılmadığını, resmi tatillerde çalışma yapılmadığını, ücretlerinin ödendiğini, mesnetsiz iddialarla ve hukuka aykırı şekilde açılmış iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dinlenen tanık beyanlarından davacının bu yetkisinin olmadığı ve bu yönde davalı tarafından dosyaya herhangi bir belge de ibraz edilmemesi nedeni ile davacının işçi alma ve çıkarma yetkisinin olmadığı, davacının haftada 6 gün çalıştığı ile ilgili taraflar arasında ihtilaf olmadığı, davacının çalıştığı işyerinde vardiyalı sistem olmaması, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıldığı, Ramazan bayramında 13:00-22:00, Kurban bayramında ise 14:00-22:00 saatleri arasında çalışma yapıldığı, dinlenen tanıkların ulusal bayram ve resmi tatillerde çalışma yapıldığı konusunda hemfikir oldukları, davacının çalışma dönemine denk gelen dini bayram olmadığı görülmekle, davacının davalı işyerinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığı, davacının son 3 aya ait asgari geçim indirimi alacağı olduğu, davacı taraf manevi tazminat talebinde bulunmuşsa da bu konuda ispat yükünün kendisinde olduğu dinlenen tanık beyanları ve dosyadaki belgeler birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminat koşularının oluşmadığı ve davanın ispat edilememesi nedeni ile reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Hükmün nasıl oluşturulacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Özellikle 297/c bendinde iddia ve savunma özetinin belirtileceği yazılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta gerekli kararda iddia ve savunma özetleri dosyaya özgü olmayıp başka bir dava dosyasına özgü oluşturulmuştur.
Gerekçeli kararın iddia ve savunma özetinin bu dosyaya özgü olmaması HMK 297/c maddesine aykırıdır.
3-Davacı dava dilekçesinde işveren vekili durumundaki müdür H.B.’nin davacının vücuduna yönelik çirkin ithamlarda bulunduğu, işverenin uyarmasına rağmen bu davranışlarının devam ettiği ve bu olaylar sonucunda davacının psikolojik olarak rahatsızlandığı iddia ederek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davacı manevi tazminata ilişkin ispata yönelik olarak tanık deliline dayanmış davacı tanığı E.U. duruşmadaki ifadesinde; “Davacı hakkında … tarafından ağıza alınmayacak şekilde cümleler kullanılması nedeniyle davacı işten ayrıldı. Bu konuya ilişkin olarak davacı bu durumu patrona iletti. Ancak patron … ı ikaz etti. Ancak düzelme olmadı davranışlarına aynı şekilde devam etti. ” şeklinde beyanda bulunmuş, davacının kendisine olumsuz davrandığını iddia ettiği H.B., davalı tanık olarak verdiği ifadesinde davacıyla arasında şaka mahiyetinde sözler olduğunu “….aramızda argolu konuşmalar oluyordu. Samimiyetten kaynaklanan biçimde birbirimize “lan” kelimesi kullanarak şakalar yapıyorduk” şeklinde beyanda bulunmuş, davacı iddialarını kaçamaklı olarak doğrulamıştır.
Bu delil durumu karşısında işveren vekili durumundaki müdür H.B.’nin davacıya karşı vücudundan bahsederek hakaret ettiği bu şekilde kötü davranıp kişilik haklarına saldırıda bulunduğu ispatladığından davacı lehine bir miktar tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
4-Mahkemece karar verildikten sonra kararda 6100 sayılı HMK.nın 304 ve 305. maddeleri dışında bir değişiklik yapılamaz. Kararda tavzih ve tashihin nasıl yapılacağı bu iki maddede düzenlenmiş olup tavzih veya tashihin sınırı HMK.nın 305/2 maddesinde çizilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hüküm fıkrasında belirtilen ve taraflara yükletilen hak ve borçlar kapsamında olan vekalet ücretinin “tavzih” kararı ile düzeltilmesi HMK.nın 305/2. maddesine aykırıdır.
Mahkemece bozma sonrası verilecek hükümde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin değişeceği gözden kaçırılmamalı ve özellikle manevi tazminatının reddi veya kabulü açısından AAÜT’deki 10/4 maddesinde özel düzenleme dikkate alınmalıdır.
5-Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.
6-Harçlar Kanunu uyarınca hüküm altına alınan bakiye karar harcının davalıdan alınması yerindedir. Ancak davalıdan tahsiline karar verilen bakiye karar harcının ne yapılacağına karar verilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.06.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
İş Davası Avukatları : Avukat Rozerin ARSLAN & Av. Muhammet Polat İÇTEN