Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın aynı çatı altında birlikte yaşadığı mağdura kurusıkı tabancayı doğrultarak tehdit etmesi eyleminde, mağdurun silahın kurusıkı tabanca olduğunu bilip bilmediği, tehdit suçunun korkutuculuk öğesinin oluşup oluşmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre,
2-Sanğın savunmasında, kayınpederi ve kayınvalidesiyle birlikte yaşadıklarını, sürekli tartıştıklarını ve mağdurun hakaret ettiğini ve sürekli kendisini dövdüğünü belirtmesi karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sanık lehine TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
3-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günü, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Diyarbakır Ceza/Ağır Ceza Davası Avukatları : Av. Muhammet Polat İÇTEN & Av. Rozerin ARSLAN