Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1-Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için; silahın, tehdit suçunda bizzat mağdura yönelik olarak görüp hissedebileceği ve mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılmasının yanında, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması gerekir. Bu nedenle, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacaktır.
Somut olayda; müşteki …’ın olay sırasında kapalı bir kapının ardından sanığın kendisine yönelik tehdit sözlerini duyduğunu elindeki bıçağı görmediğini beyan etmesi karşısında; yüklenen suç açısından bıçağın korkutucu özelliğinin müşteki tarafından bizzat algılanması gerektiğinden, kendisini silahla tehdit eden sanığın tehdit fiilini işlediği sırada, elinde bıçak olduğu yönünde müştekinin bilgisinin bulunup bulunmadığı, tanıklar … ‘un sanığın tehdit suçunu işlerken elinde bıçak olduğunu müşteki… a tehdit eylemi devam ederken söyleyip söylemedikleri hususu şüpheye mahal bırakmayacak biçimde tespit edilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Bir numaralı bozma sonucunda, sanığın müşteki …’a yönelik tehdit eyleminin TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamında kaldığının kabul edilmesi halinde; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçlarının uzlaştırma kapsamında bulunması, mala zarar verme ve hakaret suçlarının ise, suç tarihi itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma kapsamında bulunmadığının anlaşılması ve yeni düzenleme karşısında, mala zarar verme ve hakaret suçları yönünden de uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Diyarbakır Ceza/Ağır Ceza Davası Avukatları : Av. Muhammet Polat İÇTEN & Av. Rozerin ARSLAN